|
Halkın moralini bozmamak için gerçekler
gizlenir mi
Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com - 06
Kasım 2008 Perşembe - Hürriyet
DÜNYA olağanüstü bir krizden geçiyor. Türkiye’nin de bundan etkilenmemesi mümkün
değil. Nitekim etkilenme başladı bile...
19 Haziran 2008 tarihli yazımızda, Türkiye ekonomisinin, 2008 yılındaki
durumunun, 2007’den kötü, 2009’dan iyi olduğunu yazmıştık. Mevcut tablo da bu
teşhisi doğruluyor. Piyasalardaki durgunluk giderek derinleşiyor, üretimde
gerileme başladı, bir türlü önlenemeyen işsizlik, işten çıkartmaların
hızlanmasıyla daha da artacak. Ana sektörler olan inşaat, tekstil ve
otomotivdeki gelişmeler can sıkıcı. Turizmde gerileme kaçınılmaz, kapanan
işyerleri artıyor. Avrupa başta olmak üzere ihracatla ilgili beklentiler
zayıflıyor, kredi akışları zayıfladı. Faiz oranları yükseliyor, enflasyon
tırmanışta, reel sektör krizin etkisiyle nefes almakta zorlanır hale geldi.
Özetle, Türkiye olağanüstü bir durumla karşı karşıya. Böyle bir ortamda,
alınacak önlemlerin de hem gerçekçi hem de olağanüstü olması gerekiyor.
HAYALLER VE GERÇEKLER
Dünkü Referans’ta, pazartesi günü yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu
Toplantısı’nda, krizden yakınan işadamlarına Başbakan’ın "İşadamlarının 2 yıl
yetecek zulaları var" şeklinde yanıtı yer alıyor, kaynak olarak da bazı
çevrelerdeki yakın dostlarını gösteriyordu. Bunun ne ölçüde doğru olduğunun en
iyi yanıtını, kuşkusuz yine işadamları verirler. Ancak, böylesine iddialı bir
tespitin dayanağı olarak bazı kişilerden alınan duyumun gösterilmesi, iddiayı
zayıflatıyor.
Aynı toplantıda, Başbakan’ın basına yansımayan ve dışarıda da konuşulmaması
ısrarla tembih edilen bir başka ilginç açıklaması daha vardı. Halkın moralini
bozmamak için bazı hedeflerin yüksek tutulacağını belirten Başbakan, özetle
şunları söylemişti;
"Küresel mali kriz, belli ölçülerde Türkiye’yi etkileyecektir. Ancak, biz
çalışmalarımızı ve hedeflerimizi bir kriz olacakmış gibi yapamayız. Örneğin
büyümede bir düşüş olabilir ama biz büyüme hedefini yüzde 2 olarak
belirleyemeyiz. Bu, krizi peşinen kabul etmek demektir, halkın moralini bozar.
Biz hedefimizi yüzde 5 olarak koyarız. Ama büyüme yüzde 2’de kalır veya yüzde 4
olur ya da üstünde gerçekleşir. Bunun olduğu dönemler de oldu. Bunu bilemeyiz.
Fakat hedefi yüzde 2 olarak belirlediğimiz zaman bu felaket olur. Ben özel
sektörün de yandık, bittik gibi söylemlerini anlamakta güçlük çekiyorum."
GERÇEKLER KONUŞULMALI
Türkiye, olağanüstü bir dönem yaşıyor.
Böyle bir ortamda, gerçekçi olmak ve bazı önlemler almak gerekiyor. Örneğin
lokomotif sektörlere yönelik ciddi çalışmalar ve destekler olmalı. İnşaat
sektörünü canlandırmak, tekstilde ve otomotivde üretimi ve istihdamı cazip
kılmak için özel teşvikler ve destekler sağlanmalı, turizmde gelecek yıla dönük
çalışmalar şimdiden başlatılıp, buna yönelik ciddi bir fon ayrılmalı.
Salı günü örnekler vererek yazdık; 2009 bütçesinde krizin (K) harfi bile
gözükmüyor. Bütçe hedefleri; büyüme oranı, özelleştirme gelirleri, vergi
gelirleri, faiz giderleri, transfer harcamaları ve daha birçok yönüyle gerçekçi
değil.
Nasıl olsa bir süre sonra, gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Bu
nedenle hayaller değil gerçekler konuşulmalı, buna göre de çalışmalar yapılıp,
önlemler alınmalı...
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti -
Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz. |