|
Sıcak para ve Tobin Vergisi
Şükrü Kızılot -
skizilot@yaklasim.com - 06 Nisan 2005
Çarşamba - Hürriyet
SICAK para deyince, sade vatandaşın aklına
‘nakit para’ geleceğini tahmin etmek zor değil. Ancak, yazımıza konu ‘sıcak
para’ farklı bir anlamda kullanılıyor.
Bu deyimle, Türkiye’ye yurtdışından ihracat, turizm ve doğrudan yabancı sermaye
yatırımları dışında gelen ‘kısa vadeli para’ ifade ediliyor. Buradaki sıcaklığı
biraz da ‘el yakması’ olarak algılamakta yarar var.
Genellikle yabancı yatırımcılar, finansal amaçlarla getirdikleri bu parayla,
Türkiye’deki ‘düşük kur’ ve ‘yüksek faiz’den yararlanılıyor. Yüklü bir kazanç
elde ettikten sonra da bu parayı ülkelerine götürüyorlar.
İNCE NOKTA
Sıcak para olayında;
1- Reel faizin yüksek olması
2- Döviz kurunun da düşük olması,
yatırımcıların, aradığı iki koşul. Türkiye, bir süredir bu koşulları taşıdığı
için, özellikle yabancı yatırımcılar için, cazip ülkelerden biri durumuna geldi.
Şu anda, Türkiye’deki sıcak para, yaklaşık 37.6 milyar dolar olarak ifade
ediliyor. Bunun; 20 milyar doları hisse senedi, 10 milyar doları Eurobond kalanı
da mevduat ve diğer yatırım enstrümanlarından oluşuyor.
Ancak, bu olayın Türkiye açısından yumuşak karnı, sıcak paranın aniden dışarı
çıkması noktasında... Yabancılar, makasın kapandığı yani reel faizin düştüğü ve
döviz kurunun yükseldiği aşamada ya da yurtdışındaki reel faiz oranlarının
artması halinde, ani bir hareketle, portföylerini boşaltıp, döviz alıp ülkeyi
terkediyorlar. Sonra, ani para çekilişi ile ilgili riskler başlıyor...
Bu aşamada, dünkü yazımızda Maliye Bakanı Unakıtan’ın da belirttiği gibi
‘dalgalı kur’ önemli bir güvence oluyor. Sabit kurun uygulandığı durumlarda,
yüksek oranlı develüasyon kaçınılmaz oluyor. Kuşkusuz bu olay tek başına kur ile
ilgili değil, ‘mali disiplin’ de çok önemli...
TOBİN VERGİSİ
Amerikalı Nobel ödüllü iktisatçı James Tobin ilk kez 1971 yılında, spekülatif
amaçlı kısa vadeli sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi yoluyla, piyasa
hassasiyetlerinin azaltılabileceğini ve döviz spekülasyonlarının önemli ölçüde
azaltılabileceğini ileri sürdü. Tobin, yaklaşık 35 yıl önce; piyasa
dalgalanmalarını kontrol edebilmek ve kısa vadeli paraların aniden çekilişi
halinde, doğacak riskleri azaltmak amacı ile dövizli işlemler üzerinden, binde 1
ile binde 5 oranında vergi alınmasını önerdi (Tobin Vergisi konusunda Bkz. Şükrü
Kızılot Mustafa Durmuş, Ekonomik Kriz, Kamu Maliyesi ve IMF Politikaları, Ed.Ö.F.Çolak,
Aralık, 2002, s.95-153).
O yıllarda fazla önemsenmeyen bu vergi, kısa vadeli sermaye hareketlerinin
günlük hacminin trilyon dolarları aşması ve bunun finansal krizlere neden olması
sonucu, son yıllarda ulusal ve uluslar arası platformlarda, ciddi şekilde ele
alınıp tartışılmaya başlandı.
Tobin Vergisi’ni savunanlara göre; iyi tasarlanmış ve uluslararası düzeyde kabul
görmüş böyle bir vergiyle, spekülatif sermayenin yol açtığı istikrarsızlıkla
mücadele edilebileceği gibi, ülkenin iç kaynakları da güçlenebilir. Ayrıca ani
çıkış yapacak sıcak paranın girişini engelleyip, Türkiye’ye krizi tetiklemeyecek
nitelikte ve daha uzun vadelerle yabancı sermayenin gelmesini özendirebilir.
Çünkü bu vergi oranı vadeye görede azaltılabilmektedir.
Tobin Vergisi’ne karşı olanlara göre de; küreselleşen finans piyasasının
bir parçası olan Türkiye’de ‘Tobin Vergisi’ finansal piyasaların gelişimi
üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Vergi faize, buradan da bütçeye yansıyabilir.
Sıcak paranın, ülkeyi terketmesine neden olabilir. Sıcak paranın şu anda; cari
açığı finanse etmek, sermaye piyasalarına likitide sağlamak ve Hazineyi finanse
etmek gibi işlevleri var. Bunlar, gözardı edilmemesi gereken bazı gerçekler...
Tobin Vergisi, kriz dönemlerinde, bir önlem olarak düşünülebilir. Son Güneydoğu
Asya krizinde, Tobin Vergisi uygulamasının örneği görüldü ancak krizden sonra,
bu vergi kaldırıldı...
Sonuç olarak, Tobin Vergisi’nin, sonuçları ve etkileri bakımından iyi analiz
edilmesi gerekiyor.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|