|
Pastörize yumurtaya gensoru kıskacı
Pastörize yumurtaya gensoru kıskacı
Şükrü Kızılot- skizilot@yaklasim.com - 14
Mart 2006 Salı - Hürriyet
SON birkaç haftadır, neredeyse yumurtayla yatıyor yumurtayla kalkıyoruz.
16 Şubat günü yayınlanan yazımızla, pastörize ve likit yumurta KDV’sinin, yüzde
18’den 8’e indirildiğini duyurduğumuzda, açık söylemek gerekirse, olayın bu
kadar ilgi göreceğini hele hele, soru önergeleri ve gensoruya konu olup,
Türkiye’nin gündemini bile değiştireceğini, tahmin edememiştik.
Türkiye 16 Şubat’tan bu yana, her gün bu konuyu konuşuyor ve tartışıyor...
OLAY NEYDİ?
1 Ocak 2005 tarihinden itibaren, Bakanlar Kurulu bir Kararname ile bazı gıda
maddelerinin KDV’sini, indirdi. Örneğin, II Sayılı listenin A-2 bölümünde;
Peynir tozu, süt tozu, pekmez, pestil, tahin helva, su ve maden suyunun KDV’si
yüzde 18’den yüzde 8’e indirilirken, listeye parantez içinde "likit ve pastörize
yumurta" da dahil edildi (Bkz. 29 Aralık 2004 Tarihli Resmi Gazete’de
yayınlanan, 27 Aralık 2004 Tarih ve 2004/8301 sayılı Kararname).
Daha önce de yazdığımız gibi, yapılan indirim, sadece pastörize ve likit yumurta
ile ilgili değildi. O Kararnamede; gıda, eğitim ve sağlıkla ilgili birkaç yüz
değil ama 50’ye yakın mal ve hizmetin KDV oranı indirilmişti. Bunlar yapılırken,
Kararnameye, parantez içinde "likit ve pastörize yumurta" da ilave edilmişti.
Açıkçası, ben de dahil halkın yüzde 99’u, "likit ve pastörize yumurta" deyimini,
daha önce hiç duymamıştık. Basında, Maliye Bakanı’nın, oğlu ve diğer aile
fertleri tarafından kurulan ve sermayesi 10,5 milyon YTL (10,5 trilyon lira)
olduğu açıklanan şirkete ait fabrikanın, likit ve pastörize yumurta üretip
pazarladığına ilişkin haberler yer alınca, vatandaş "likit ve pastörize yumurta"
diye bir yumurta olduğunu öğrendi. Bununla ilgili pazarın, büyük kısmına aynı
şirketin hakim olduğu da açıklanınca, basının ilgisi vatandaşın da tepkisi daha
çok arttı.
Tartışmalar büyüdü büyüdü ve sonunda gensoru boyutuna kadar geldi.
VATANDAŞIN HASSASİYETİ
Aslında, likit yumurtanın KDV’si indirilirken, diğer likit ürünlerin de KDV’si
indirilseydi ve bazı çelişkiler giderilseydi, tartışmalar bu boyuta
gelmeyebilirdi. Örneğin;
- Likit şeker olayına bakıyoruz, KDV’si yüzde 18. Okurlarımız hatırlayacaktır.
Pastörize yumurta olayından aylar önce "Suyun KDV’si yüzde 8, şekerinki de yüzde
8. Peki... Şekeri suya atınca KDV’si niye yüzde 18?" diye sormuştuk. Örneğin, bu
çelişki halen giderilmedi. 16 ve 18 Şubat 2006 tarihli yazılarımızda, benzeri
çok sayıda çelişkiyi, örnekleriyle sıralamıştık. Bunlara dokunulmayıp, pastörize
ve likit yumurtanın KDV’si indirilince, tepkiler başladı ve giderek arttı.
- Vatandaş, sofra tuzu KDV’sinin yüzde 18, yaşlıların huzurevine, dişinden
tırnağından artırıp ödediği huzurevi ücreti KDV’sinin yüzde 18, lokantada bir
tas çorba KDV’sinin de yüzde 18 olduğunu görünce; pırlanta, elmas, yakut ve
zümrütün yüzde 18 olan KDV’sinin yüzde sıfıra indirilmesine, Maliye Bakanı’nın
ailesine ait şirketin ürettiği, likit ve pastörize yumurta KDV’sinin yüzde
18’den 8’e indirilmesine tepki gösteriyor. Vatandaş; zeytin, peynir, su, süt,
yoğurt, simit, bulgur, fasulye, kitap, defter, kalem, ilaç ve doktora KDV
öderken, kolu kesilen biri dahi eksilen değer olmasına rağmen katma değer
vergisi öderken; dünyada en yüksek oranda KDV’ye tabi tutulan pırlanta, elmas,
yakut ve zümrüt KDV’sinin, Türkiye’de yüzde 18’den sıfıra indirilmesine kızıyor.
Burada, "Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler" sözündeki gibi, garip bir tablo
ortaya çıkıyor. Vatandaş da buna kızıyor ve tepki gösteriyor.
Olaydaki acı gerçek bu... Bize inanmayanlar, vatandaşın arasına karışıp, gerçeği
kulaklarıyla duyabilirler...
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|