|
Vergi hukukunda tebliğ
Veysi Seviğ - 25 Mart 2008 Salı - Referans
Vergi Usul Yasası'nın 94'üncü maddesi gereği olarak "Tebliğ mükelleflere,
bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere
yapılır." Yasal düzenleme gereği olarak "tahakkuk fişi dışında", vergilendirme
ile ilgili olup hüküm ifade eden bütün belge ve yazılar, adresleri bilinen
gerçek ve tüzelkişilere posta vasıtası ile iadeli taahhütlü olarak,
bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edilir.
Tebliğ ile ilgili özellikleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
* Tebliğ edilecek belge ve yazı bir hüküm ifade etmelidir.
* Tebliğ bilinen adreslere yapılır.
* Tebliğ posta iadeli taahhütlü olarak yapılmalıdır.
* Adresi bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ yapılır.
Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni
temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde
bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin müteaddit
(birden fazla) müdür veya temsilcisi varsa tebliğ bunlardan birine yapılır. Daha
açıkçası tebliğin bunlardan birine yapılmış olması yeterlidir.
Ancak tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikamet
adresinde bulunanlardan veya işyerinde memur ya da müstahdemlerden birine
yapılabilir. Ancak muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin
görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir suretle ayırt etme
gücünden yoksun bulunmaması gerekmektedir.
Oluşan bir yargı kararı gereği olarak "Şirketin beyannamelerini imzalayan
serbest muhasebeciyi şirketin çalışanı, temsilcisi veya memuru olarak kabul
etmek mümkün olmadığından, serbest muhasebeciye yapılan tebliğ usulüne uygun
değildir. Şirket temsilcilerinin bulunmaması halinde, şirketin çalışanlarına
yapılan tebliğlerde, tebliğ alındısını imzalayan kişinin şirket çalışanı
olduğunu belirtmesi gerekir." (Danıştay 4. Daire E. No: 2006/1433, K. No:
2006/2157)(x)
Söz konusu yargı kararına göre "Serbest muhasebecilik, serbest muhasebeci mali
müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik yasası"nın "Yasaklar" başlıklı 45'inci
maddesi uyarınca serbest muhasebecilerin, serbest muhasebeci mali müşavirlerin
bu unvanlarla yeminli mali müşavirlerin ise bu unvan ve tasdik yetkisi ile
gerçek ve tüzelkişilere tabi ve onların işyerine bağlı olarak hizmet akdi ile
çalışmaları mümkün olmadığı gibi, ticari faaliyette bulunmazlar, meslekle ve
meslek onuru ile bağdaşmayan işlerle uğraşamazlar.
Dolayısıyla mevcut yasal düzenlemeye göre bir serbest muhasebecinin, serbest
muhasebeci mali müşavirin veya yeminli mali müşavirin mesleklerinin konusuyla
ilgili işlerin yürütülmesi amacıyla bir gerçek veya tüzelkişiye bağlı olarak
bunların işyerlerinde bir hizmet akdiyle çalışmaları ve ticari faaliyette
bulunmalarının yasaklanmış olması nedeniyle mükelleflerin muhasebe işlerini
yürüten ve beyannamelerini imzalayanların yaptıkları söz konusu işler için
mükelleflerin memuru veya müstahdemi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Ayrıca oluşan bir başka yargı kararına göre de "Tüzelkişilerde tebliğin
öncelikle tüzelkişiliğin yetkilisine yapılması; yetkili kişinin bulunmaması veya
tebliğ evrakını alacak durumda olmaması halinde ise memur ve müstahdemlerine
yapılması; memur ve müstahdemlere yapılacak tebligatlarda tüzelkişiliğin
yetkilisinin bulunmaması nedeniyle tebligatın bu kişiye yapıldığı hususunun da
ayrıca belirtilmiş olması gerekmektedir. (Danıştay 4. Dairesi E. No: 2006/791,
K. No: 2006/1983)(x)
Gerçekte tüzelkişiliklerin vergi borçlarından dolayı düzenlenen ihbarnamelerin
şirket yetkililerince vekâletname ile yetkilendirilmiş kişilere tebliğ
aşamasında Vergi Usul Yasası'nın 94'üncü maddesi hükmüne göre işlem yapılması
gerekmektedir. Buna göre bir tüzelkişiliğin vergi borçlarından dolayı düzenlenen
ihbarnamelerin, şirketin yönetim kurulu başkanı, müdürü veya yönetim kurulu
üyesine veya şirketi temsile yetkili kişiye yapılması gerekir. Buna göre "Anonim
şirketin vergi borçlarından dolayı düzenlenen ihbarnamelerin, şirketin yönetim
kurulu üyesinin özel vekâletname ile kendisine vekil tayin ettiği kişiye
tebliğinde hukuki uygunluk bulunmamaktadır." (Danıştay 4. Dairesi E. No:
2003/856, K. No: 2006/3972)(x)
Bu bağlamda da "şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin yetkisiz kişiye tebliğ
edilmiş olması bu ihbarnamelerin şirkete tebliğ edilmiş sayılmasını
gerektirmez."
Vergi Usul Yasası'nın 102'nci maddesi gereğince "Tebliğ olunacak evrakı muhtevi
zarf posta idaresinde muhatabına verilir ve keyfiyet muhatap ile posta memuru
tarafından taahhüt ilmuhaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunur."
Buna göre yasal olarak tebligatı alması daha açıkçası tebellüğ etmesi söz konusu
olanlar, tebligat zarfını imza karşılığı alacaklardır.
Vergi Usul Yasası'nın 99'uncu maddesi uyarınca posta ile tebliğde tebliğ
edilecek vesika (belge) kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Bunun için
şekilleri Maliye Bakanlığı'nca tespit edilen özel zarflar kullanılır. Ancak
uygulamada tebliğ ile ilgili diğer yasal koşullara uygun davranılması halinde
herhangi bir zarf içerisinde yapılan tebligatlar da uygulamada geçerli
sayılmaktadır.
(x) Yazı içerisinde yer alan Danıştay kararları Sayın Şükrü Kızılot'un "Danıştay
Kararları ve Özelgeler (muktezalar)" başlıklı kitabının 8'inci cildinden
alınmıştır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti -
Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz. |