|
BİZE GÖRE
İhbarname eklerinin eksik olması
Veysi Seviğ - 03 Ağustos 2005 Çarşamba - Dünya
Vergi Usul Yasası'nın 34'üncü maddesinde hükme bağlandığı üzere ikmalen ve
re'sen tarh edilen vergiler "ihbarname ile ilgililere tebliğ olunur. Nev'i ve
doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ayrı ihbarname kullanılır. Buna göre;
ihbarname düzenlendiği tarihten önce ikmalen ve re'sen tarh olunan bir verginin
ilgilisine (mükellefine) duyurulma aracıdır. Başka bir anlatımla ihbarname-Vergi
Usul Yasası'nın 20'nci maddesinde, vergi alacağının, yasalarında gösterilen
matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı
miktar itibariyle tespit eden idari muamele yani işlem olarak tanımlanan tarh
işleminin kendisi değil, onun, yani sözü edilen yasanın 21'inci maddesinde de
ifade edildiği üzere, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden
hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna
bildirilmesini sağlayan yazıdan ibarettir.
Gerçekte yasal tanımlamadan da anlaşılacağı üzere tebliğ, olunan işlemlerin
tebliğ yapılmadan önce hüküm ifade ettiklerinin, tebliğ yazısının ise tebliğ
olunan işlemlerin hukuki yapıları dışında ayrı bir varlığa sahip olduğunun açık
bir kanıtıdır.
Vergi Usul Yasası'nın 108'inci maddesinde de hükme bağlandığı üzere "Tebliğ
olunan vesikalar, esasa müessir olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki
kıymetlerini kaybetmezler; yalnız vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin
adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde daha açma süresinin
hiç yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli makam tarafından tanzim
edilmemiş bulunması vesikayı hükümsüz kılar. "Bu bağlamda vergi ihbarnamesi bir
işlem değil, bir belgedir.
Bu hukuki durum nedeniyle; bir idari işlemin tekemmülünden sonra, onun
muhatabına duyurulması için düzenlenen tebliğ vesikasının hukuken varlık
kazanmış idari işlemin unsuru kabul edilmesi ve yalnızca tebligatın geçersiz
sayılmasını gerektirecek nitelikte olan şekil hatası dolayısıyla tebliğe konu
idari işlemin iptaline gidilmesi İdari Hukuk ile İdari Yargılama Hukuk
ilkelerine ve Vergi Usul Yasası'nın 108'inci maddesinin "...vesikayı hükümsüz
kılar" düzenlemesine aykırıdır.
Tebliğ vesikasının hükümsüz kılınması, hak arama yıllarına ait sürelerin
aşılmasını engelleyici bir hukuki durumdur. Böyle bir durumda; vergi idaresi,
usule aykırılığı sebebiyle hükümsüz sayılan tebligata dayanarak, davada, süre
aşımı definde bulunamayacağı gibi; idari yargı yerince de, bu tebliğ tarihi
dayanak alınarak, dava açma süresinin hesaplanmasına da gidilemez.
Dava açma süresinin, davacı tarafından, dava ve savunma dilekçeleri ile idari
makamlara verilen itiraz ve başvuru dilekçelerinde bildirilen tarih; böyle bir
tarih yoksa en geç, idari itiraz veya başvuru tarihinde tebligattan bilgi
edinildiği varsayılarak duruma göre, dilekçe tarihi ve dilekçenin kayda geçtiği
tarih esas alınmak suretiyle hesaplanması; tebliğe konu idari işlemin yani tarh
ve ceza kesme işleminin, bu tarih itibariyle hesaplanacak idari dava açma süresi
içersinde davaya konu edilmiş olması koşuluyla, davanın esasının incelenmesi; bu
tür bir tarihin olmaması halinde ise, tebliğe konu işleme karşı açılan idari
davanın süresinde kabulü; danıştay tarafından, usulüne aykırılığı nedeniyle
geçersiz sayılan tebligatlar üzerine açılan davalarda verilen, yerleşik
içtihatlarla uygulama yeri bulan hukuksal çözümdür.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde "İhbarname ekinde, tarh ve ceza kesme işleminin
dayanağını oluşturan vergi inceleme raporunun tebliğ edilmesinin, tarh ve ceza
kesme işlemini sakatlamayacağı, savunma hakkını ihlal etmeyeceği" kabul
edilmelidir. (Danıştay 7'nci Daire E. No: 2001/1844, K. No: 2004/555)
Gerçekte; inceleme raporunun ihbarnameye eklenmemesi, onun hak arama yoluna
başvurulmasını engellememektedir. Bu bağlamda da inceleme raporunun örneği İdari
Yargılama Usulü Yasası'nın 16'ncı maddesinin 5'inci fıkrası uyarınca davalı
vergi dairesi müdürlüğünün savunma dilekçesine eklenmek suretiyle davacıya
ulaştırılması veyahut da tebliğ edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bu nedenle inceleme raporunun tebliğ ekinde yer almaması halinde dahi yapılan
tebliğ üzerine konuyu yargıya taşıması mümkün bulunmaktadır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|