Finansal kiralamada zor soru! |
01.11.2010 |
|
| ||
YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM
Finansal kiralamada zor soru! Yahya Arıkan -
malicozum@ismmmo.org.tr - 01 Kasım
2010 Pazartesi Temel mantık yatırım mallarının satın alınması yerine, kiralanarak kullanılmasına imkân vermesidir ve özellikle kısıtlı olanaklara sahip küçük işletmelerin işletme sermayelerini başka gereksinimleri için kullanmasına fırsat sağlar. 2007 yılında finansal kiralama yoluyla yapılan işlem hacmi 10.2 milyar TL düzeyinde iken bir gecede KDV oranlarının yüzde 1’den 18’e çıkarılması üzerine, sektörün 2008 yılı cirosu 6.8 milyara gerilemiş 2009 yılında bu rakam 3.3 milyar TL olmuştu. Bu yılsonu itibariyle sektörün görece canlanacağı belirtiliyor. Gelişmiş ülkelerde de toplam yatırımlar içinde
leasingin payı yüzde 10-20 arası değişiyor. Değerli okurlarım, sektörün genel işleyiş mantığı ve durumundan sonra esas konuya gelmek istiyorum. Yeni finansman kaynak arayışları yatırımcılar açısından ne yazık ki, her zaman planlandığı gibi gitmeyebiliyor. Bir anda ters dönen piyasalar bazı leasing müşterilerini ödeme güçlüğüne düşürebiliyor. Bu olumsuz durumda ödeme güçlüğüne düşen müşteriler, çaresiz bir şekilde küçülme yöntemine sarılırken, gayrimenkullerini ise leasing şirketine devretmek zorunda kalabiliyorlar. Böylelikle, örneğin gayrimenkullerine karşın firma tüm borcunu kapatabiliyor. İşte bu durumda vergilendirme mantığı açısından teknik bir soru karşımıza çıkıyor: “Gayrimenkuller şirket aktifine alındıktan sonra bu gayrimenkullerin satılması halinde bu satışlarda KDV hesaplanacak mı?” Katma Değer Vergisi Kanunu'nun ilgili maddesine göre; “kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler katma değer vergisinden istisnadır. Ancak istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları gayrimenkul ve iştirak hisselerinin teslimleri ise, aynı kanun maddesi gereğince istisna kapsamı dışında tutulmuştur. Değerli okurlarım benzer hükümler Kurumlar Vergisi Kanunu'nda da yer almaktadır. Buna göre kurumların, en az iki tam yıl süreyle
aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip
oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından
doğan kazançların yüzde 75'lik kısmı kurumlar vergisinden istisnadır. Ve menkul
kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla
ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların
istisna kapsamı dışında bulunduğu belirtilmiştir. Anılan kanun maddesinin
gerekçesinde, taşınmaz ticaretinin, aynı zamanda söz konusu taşınmazların
kiralanmasını da kapsadığı belirtilmektedir. Ayrıca, Finansal Kiralama Kanunu'nun 4'üncü maddesine göre de, taşınır veya taşınmaz mallar finansal kiralama sözleşmesine konu olabilirler. Bu açıklamalara göre, finansal kiralama şirketlerinin, taşınır ve taşınmaz ticareti ile uğraştıkları açıktır. Sonuca gelirsek… Borçlara karşılık olarak elde
edilmiş gayrimenkullerin herhangi bir şekilde kiralamaya konu edilmiş olması
halinde, KDV Kanunu'nda yer alan istisna hükmünden yararlanılması mümkün
değildir. Ancak, bunun ince bir istisnası vardır. O da, sahip olunan
taşınmazlar, tamamen ticari yaklaşımın dışında, örneğin işyerinin bir bölümü
olarak kullanılmışsa, belirtilen istisna hükmü bu kez devreye girebilir. Avukatlar ve noterler eski uygulamada SSK’lı iken, yeni dönemde artık Bağ-Kur’lu sayılıyor. Uygulamada kimlerin 4/b kapsamında yani Bağ-Kur
sigortalı sayılacakları konusunda da tereddütler olabiliyor. İşte aşağıdaki
tablo durumu açıklamak için “kes yapıştır” türden! - Köy veya mahalle muhtarı seçilenler. 4447 sayılı kanun ile 8 Eylül 1981’den önce işe başlamış kadınlar ile 8 Eylül 1976’dan önce işe başlamış olan erkekler 3600 gün sayısını tamamlamak şartıyla kadınsa 50, erkekse 55 yaşında emekli olabilir. 4759 sayılı Kanuna göre 23 Mayıs 2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunan sigortalılar da diledikleri zaman emekli olabilir. 23 Mayıs 2002 tarihinde bu şartları yerine getirmeyen sigortalılar bu koşulları yerine getirdikleri tarihe göre değişen esaslara göre yaşlılık (emeklilik) aylığına hak kazanacaklardır. 24 Mayıs 2008 ile 23 Mayıs 2011 tarihleri arasında yerine getiren erkeklere ayrıca 58 yaşını doldurmuş olmaları halinde kısmi aylık bağlanır. İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz |
Yahya Arıkan
Okunma: 451 | |||
Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı
|